Lohusa dönemi doğum sonrası kadınların korkulu rüyasıdır. Bu hassas dönemin atlatılması için bir takım hususlar oldukça rahatlık sağlar. Öncelikle beden anatomisinin bu sürece alışması için tabi bir değişimin olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bu depresyon anne bedeninin değişimi sonrası oluştuğundan öncelikle bu dönemin bilinci annelerde oluşmalıdır. Ayrıca bu dönem sonrasında annenin hayatı sorumluluk açısından da yüklerin artması da söz konusu olduğundan kimi kadınlar bu durumun stresini daha fazla yaşayabilirler.
Doğum Sonrası Kabus; Lohusalık
Doğum sonrası gelişen ve aşırı sorumluluğun baskısı ile ve bedensel değişiklikler ile annelerin bu süreçte yalnız kalmaması gerekmektedir. Bu sürecin aşılmasında ilk 10 gün kritik bir süreçtir ve sonrasında bu duyguların normalleşmesi beklenirken bu baskının da kaybolması beklenmektedir. Lohusalık döneminde görülen bu sürecin 10 gün sonrasında da normal dışı seyri söz konusu olduğunda psikolojik olarak destek tavsiye edilmektedir. Kadınların birçoğunda bu süreç yaşanmaktadır.
Hamilelik boyunca zorlanan, yorulan kadınların sonunda doğum ile rahatlaması söz konusu olsa da, aileye yeni katılan bir bebeğin gelişi aynı zamanda sorumluluk duygusu ile birlikte anneleri etkilemektedir. Hormon olarak da bedensel değişikliklerin oluşması bu dönemi iyice etkiler ve anneler de genel de duygusal olarak yoğunluk gözlemlenir. Birden bebeği eline alan anne, içgüdüsel olarak O’na sahip çıkar ve O’na yetme telaşına girer. Sütünün yetmeyeceğini düşünmesi gibi birçok durumda panik ve stres yaşayabilir. Bu durumun yine çözümü bebek ile hemhal olmak ve Onunla sürekli etkileşim kurmak olacaktır. Bebek ile hemhal olan ve O’na yeten anneler bu süreci oldukça rahat ve sağlıklı atlatabilmektedir. Bu sürecin depresyona dönüşme oranı ise en fazla yüzde 10’ları bulduğunu da hatırlatmak isterim. Yenidoğan bebeğin anneye ihtiyacı ancak bu hassasiyet ile karşılanabilmektedir.