İlişkinizde gerçek bir bağlılık yaratmaktan korkuyor musunuz?
Siz veya sevgiliniz bağlanma korkusu yaşıyorsa, aşağıdaki 10 maddeyi mutlaka okumalı!
Bağlanmaktan korkuyor musunuz?
Her zaman birisine bağlı kalmaktan çekiniyor musunuz?
Hatta daha kötüsü ilişkinizden ve buluşmalarınızdan keyif alıyor, fakat iş ilişkinin geleceğini (özellikle de konu evliliğe gelince) düşünmeye gelince koşarak uzaklaşmak mı istiyorsunuz?
Bağlanma korkusu en iyi ilişkileri bile berbat bir hale getirebilir ve bu hepimizin başına gelebilir. Yeni ilişkimiz masal gibi olabilir. Fakat iş ciddileştiğinde ve mutlu sona yaklaştığında paniklemeye başlarız. Sonuçta kendimize bu çok önemli kararı vermek için hazır olup olmadığımızı sorarken buluruz.
Bağlanma Korkusu Nedir?
Bağlanma korkusu genellikle erkeksi bir duygu gibi algılanmaktadır. Fakat bu duygu erkeklere özel değildir. Kadınlar da en az erkekler kadar bağlanmaktan korkarlar. Düşünmemiz gereken, niçin hepimiz ciddi bir ilişki yaşamaktan ve evliliğe doğru adım atmaktan korkarız?
Bağlanma korkusu, uzun vadeli ilişkiye girmekten ve evlilik kararı almaktan korkmak anlamına gelmektedir. Bunun dışında bağlanmaktan korkmayan ve uzun vadeli ilişkilerini evlilikle taçlandırmaktan zevk alan oldukça fazla insan da vardır.
İlişkinin ve Bağlılığın İlerleyişi
En az birkaç yıl süren uzun vadeli bir ilişki içindeyseniz, bir sonraki aşamanın evlilik olacağı açıktır.
Bu konuda ne hissediyorsunuz?
Bu sizi heyecanlandırıyor mu?
Ya da korkutuyor veya rahatsız mı ediyor?
Eğer sevgilinizle evlenme konusunu düşündüğünüzde mutluluk dışında duygular hissediyorsanız, muhtemelen bağlanma korkusunun huzursuzluğunu hissetmeye başlamışsınızdır. Bu tamamen kötü bir durum değildir, ancak pek iyi olduğu da söylenemez. Unutmayın ki, hayatta her şey aşamalar ve evrimden ibarettir. Hayatta kalmak için, gelişmek gerekir. Eğer kendinizi geliştirmezseniz hayat durağanlaşmaya başlar ve aynı şey ilişkiniz için de geçerlidir. İlişkinizi geliştirmezseniz, zamanla durağanlaşmaya başlar. Ya ilişkinizi geliştirirsiniz ya da içinizden birisi zamanla başka birisiyle ilgilenmeye başlar.
Cinsel yakınlığınız artmalı, cinsel ilişkiniz gelişmeli. Aksi taktirde birbirinize olan ilginizi kaybedebilirsiniz. Tüm bunlar gibi ilişki de gelişerek evliliğe ya da farklı bağlılıklara doğru ilerlemelidir. Eğer ilişkinizde duraklama dönemine girilmişse, aşk hayatınız kırmızı alarm vermeye başlamış demektir!
Bağlanmaktan Neden Korkuyorsunuz?
Bağlanmaktan korkan 10 kişiye bunun sebebini sorsak, belki 9’ u cevap olarak “Hayatımda değişiklik istemiyorum” diyecektir. Hayatınızda meydana gelecek değişiklikler ve gelecekte karşılaşacağınız olaylar sizi korkutuyor olabilir. Değişikliği sevmediğiniz için, yakın gelecekte öngöremeyeceğiniz sürprizlerle karşılaşmak istemiyor olabilirsiniz.
Bir de “değişim” takıntınızdan uzaklaşıp, sevdiğinizle birlikte olmak için sahip olduğunuz sebepleri düşünmeyi deneyin. Sevgilinize bağlanmamak için bulduğunuz olumsuzlukları ve hataları biriktirmekten vazgeçin. Bir kez sevgilinizin hata ve kusurlarını biriktirmeye başlarsanız, zamanla ona olan saygı ve sevginizi kaybetmeye başlarsınız. Ve sevgili arkadaşlar, bu, ilişkinizde sonun başlangıcı demektir.
Şunu kabul edin! Sebep ne olursa olsun, geleceğin size neler göstereceğini tahmin edemediğiniz için bağlanmaktan korkuyorsunuz. Bağlanma korkusunu yenmek için, öncelikle korkunuzun sebepleriyle yüzleşmeniz gerekmektedir.
Bağlanma Korkusunun ve Bahanelerin 10 İşareti:
Şimdi bağlanma korkusunun, birisine bağlanmamak için kendimize uydurduğumuz bahanelerin, evlilikten ya da uzun dönem ilişkilerden korkmamızın sebeplerinin en yaygın görülen 10 işaretini konuşacağız. Bakalım ilişkinizde bu 10 işaretten hangilerini bulacaksınız.
1. Tek bir yaşam ve sadece bir kişi: Hayatınızın geri kalanını sadece bir kişiyle geçirmek sizi korkutuyor mu? Fakat aynı zamanda sevgilinizi de başka birisiyle aldatmıyorsunuz. Şu an sevgilinizin kollarında mutluysanız, neden bir ömür boyu onunla birlikte yaşama fikri sizi korkutsun ki!
2. İlişkinin sonlanması korkusu: Hiç kimse size ilişkinizin mutlaka mutlu bir sona ulaşacağına dair söz veremez. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur. Aklınızdan çıkarmamanız gereken şey şu ki- “İlişkinizin gidişatı, mutluluklarınız ve sevdiğinizle geçireceğiniz harika zamanlar her zaman sizin elinizdedir”. Unutmayın bu sizin tasarımınız.
3. Cinsellikte monotonluk: Sevgilinizle ilk kez cinsel ilişkiye girdiğinizde, partnerinizin ve size hissettirdiklerinin harika olduğunu düşünürsünüz. Fakat yıllar geçtikçe cinsel yaşamınızın monotonlaştığını düşünüp, yarın yatağa girdiğinizde olacakları tahmin edecek hale bile gelebilirsiniz. Bu durum cinsel yaşamınızın zamanla durgunlaşmasından kaynaklanmaktadır. Biraz yaramaz ve belki biraz vahşi olmaktan zarar gelmez. Bu cinsel yaşamınızın nabzının yüksek kalmasını ve partnerinizin her zaman merak içinde sizi düşlemesini sağlayabilir. Her şey sizin hayal gücünüzle sınırlı.
4. Gerçekleştirmek istediğiniz daha çok şey var: Birine bağlanmayı veya evliliği, hedeflerinizin ve hayallerinizin önünde bir engel olarak görüyor olabilirsiniz. Öncelikle bu düşüncenin gerçek mi yoksa bir paranoyadan ibaret mi olduğuna karar vermeniz gerekir. Çoğu zaman bu fikir bahaneden ibarettir. Sevgiliniz olsun veya olmasın, hayat yolunda ilerlerken birçok kavşağa geleceksiniz ve iki yoldan birisini seçmek ve o yolda ilerlemek durumunda kalacaksınız. Önemli olan o yolda yalnız mı yoksa sevdiğinizle birlikte mi yürümek istediğinize karar vermektir.
5. Böyle gayet iyisiniz: Şu anki yaşantınızda hiçbir eksik olmadığını ve ilişkinizin bu haliyle gayet iyi olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Biz böyle gayet iyiyiz diye düşünebilir hatta partnerinizin de sizinle aynı fikirde olduğuna kendinizi inandırabilirsiniz. Bu da kendinize uydurduğunuz bahanelerden birisi. Öncelikle eksiksiz bir hayat olmadığının farkına varmalı ve ya daha iyi olursa diye oturup düşünmelisiniz. Tabii ki en kolay yol partnerinizle bu konuyu yüz yüze görüşmek.
6. Planlarınız var: Önünüzdeki 5- 10 yıl için planlarınız mı var? Birçok kişinin hedeflerine ulaşmak için uzun vadeli planları vardır. Fakat birisine bağlanmak sizi öldürmez değil mi? Eğer bir şeye tüm zamanınızı ve dikkatinizi adamanız gerekiyorsa ya da sık sık seyahat etmeniz gerekiyorsa – tüm bunlar büyük planınızın bir parçasıysa – sevgilinizle bunu paylaşmayı deneyin.
Bu durumun onu rahatsız edip etmeyeceğini ya da bu hayatın bir parçası olup olamayacağını ona sormadan bilemezsiniz. Sevdiğinizle konuşun, ona planlarınızdan bahsedin. Bu, onun ilişkiye olan güvenini arttırır. Aksi taktirde her gün sevdiğinizi kaybetme durumuyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
7. Ültimatomlar: Sevgiliniz tarafından bağlılığınızı kanıtlamanız yönünde ültimatomlar mı veriliyor? Aslında ültimatom vermek bir ilişkideki en kötü tutumlardan birisidir. Çünkü ültimatomlar verilmeye başladığı andan itibaren ego ve öfke ilişkiye hakim olmaya başlar. Size bağlılığınızı ispatlamanız yönünde bir zaman sınırlaması verildiyse, bu durumun sizi öfkelendirmesine izin vermeyin.
Kendinize gerçekte ne istediğinizi sorun, egonuzu ve gururunuzu sineye çekerek bir karar verin. Sonuçta karşınızdaki kişinin sevdiğiniz kişi olduğunu unutmayın. Esasen tüm bu ültimatomların sebebi size rest çekmek ya da sizi defetmekten ziyade umutsuzluk ve çekilen acıdır.
8. Kötü hatıralar: Geçmiş ilişkilerde yaşanan aldatılma ve kalp kırıklığı durumları, karşılaşacağınız uzun vadeli ilişkilere ve bağlılık sözü verirken paranoyak hareket etmenize sebep olabilir. Geçmişiniz sizi incitebilir ve hatta yakanızı bırakmayabilir. Fakat tüm bunlar yeni başlayacağınız ilişkide pasif kalmanızın ya da güvensiz hissetmenizin sebebi olamaz. Kendinizi yeni sevgilinizle güvende hissedene kadar ağırdan alın. Adımlarınızı birer birer atın. Tıpkı yürümeyi yeni öğrenen bir bebek gibi. Hala kendi kendinize bağlanmamanız gerektiğini söyleyecek bir çok neden buluyor olabilirsiniz. Ama şunu hatırlamak zorundasınız; konunun onunla hiç alakası olmadığı halde, tüm bu davranışlarınız sevgilinizin yaşamını karmaşıklaştırmanıza ve onu incitmenize sebep olacaktır.
9. Kendine zaman ayıramama: Boş zamanlar romantizmin sessiz katilleridir. Başlangıçta sevgililer sürekli birbirlerine dokunmak, sarılmak, her gün, her saniye birlikte olmak isterler. Fakat zaman geçtikçe az da olsa birbirlerinin dışındaki yaşama da kaymaya başlarlar ve partnerlerinin duygularını incitmemek için bu konuyla ilgili birbirleriyle konuşmazlar. Kendinize ayırdığınız zamanları kaybetmekten korktuğunuz için sevgilinize bağlanmak istemiyorsanız, bunun için kaygılanmanıza gerek yok. Sevgilinize kendisi için harcayacağı özel zamanlar hediye etmeli, bireysel paylaşım ve gelişimlere olanak sağlamalısınız. Bu aşkınızın büyümesine ve bağlılığınızın atmasına sebep olacaktır. Aynı zamanda ilişkide ve sosyal yaşantıda daha iyi bireyler olmanıza yardımcı olacaktır.
10. “O” doğru kişi mi?: Sevgilinizin sizin için doğru kişi olup olmadığına dair hala şüpheleriniz mi var? Çok kritik bir durumdasınız ve korkularınızda tamamen haklı olabilirsiniz. Ancak bu duygularınız aynı zamanda sizin çok bencil bir insan olduğunuzun da göstergesidir. Eğer sizi bağlanmaktan geri tutan tek sebep, bu kişiyle birlikte olmak istediğinizden tamamen emin olamamanızsa; kendinize birkaç gün ya da bir hafta zaman verin. İyice düşündükten sonra kararınızı verin. Size sevgi bağıyla bağlı olan partnerinizi bağlanma korkunuz yüzünden terk edip, sonrasında neler hissedeceğini düşünmeyecek kadar bencil olmayın.